DİĞER
“Ahmet Büke denizi bir mücadele alanı olarak ele alan yazarların izinden gidiyor. Bu mücadelenin kendine özgü ahlakını ve bu ahlakın bozuluşunu anlatmayı yeğliyor. Denizin insan zihnindeki bilinmezlere, vaatlere ve özgürlük fikrine karşılık gelen imgesi ise çok sonra ortaya çıkıyor.”
“Popüler tarihî roman furyasından ulusal akıma ait bir roman olan Müfide Ferit Tek’in Pervaneler’ine, ikonoklastik dönemde hüküm sürmüş İrene’nin Selim İleri tarafından yazılan otobiyografik anlatısı Hepsi Alev’den yine ikonoklastik periyotta iki Bizanslı keşişin varoluşsal ve toplumsal sorgulamalarını içeren Bilge Karasu’nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı’na ve Lale Müldür’ün yarı otobiyografik fantezisi Bizansiyya’ya...”
Yine Düşünce Özgürlüğü Yine Türkiye: 1995'te yayımlanan kitaba bakıldığında o zamanlar çok daha umutlu bir havanın estiği görülebiliyor. Çeyrek yüzyıl sonra bu derlemedeki eleştiriler keşke güncelliklerini kaybetmiş olsalardı...
Polonya'nın en eski üniversitesinde, Türkoloji Kürsüsü'nde hocalık yapmaktayım. Bu sorudan hâlâ kurtulamadım. Evet, Polonya'da Türkçe okumanın ve okutmanın ne anlamı var?
Ana akımlaşmayı kabul etmeyen tüm varoluşların kendilerini yazınsal bir süreçle ifade etmeye yeltenmesinde kendi deneyimini aktarmaktan öte bir arzu göze çarpıyor: belirsizlikle oynama, bu zenginliği koruma ve kimliksizliğe yönelen bir arzu...
İşte karşınızda cadılar, canavarlar, elfler, hobbitler, zalim uzaylılar ve dehşet senaryolarıyla dolu heavy metal edebiyatı…
Son dönem ülke olaylarının insanlarda yarattığı paranoya ve stres bozukluğunun parodisini de içeren Kimdir Bu Mitat Karaman? güncel toplumsal konulara insanî açıdan dokunuyor...
Konu psikanaliz, mekân Tahran… Sorumuz ise şu: İran İslam Cumhuriyetinde psikanaliz yapmak mümkün mü? Gohar Homayounpour’un kitabı bu sorunun peşinden gidiyor
© Tüm hakları saklıdır.